En büyük hayali iyi bir ressam ve kendi adını taşıyan bir sanat galerisi açabilmek olan Eylül katılacağı bir resim yarışmasıyla hayatının değişeceğini bilmiyordu. Yarım bırakılmış bir resim çalışmasıyla bu yarışmayı kazanmasının imkânsız olduğunu düşündüğü sırada birden bire yüzünde ürkütücü bir yara izi olan o adamla yolları tekrar kesişmişti. Üstelik sevindirici haberi bu adamın ağzından duymuştu. Onu iki farklı günde iki farklı yerde görmüştü ve içerisinde bulunduğu kötü gidişattan onun sayesinde kurtulabileceğini aklına dahi gelmemişti. Tesadüfen de olsa karşılaştığı o dev iri adamdan önce korkmuştu. O tanımadığı yakışıklı bir yabancıydı ve aynı zamanda tehlikeli bir kahraman... Hayatları bu yabancı adamın araladığı kapıdan içeriye girdikleri anda değişmişti. Geride bırakılan sırlar ve dinlediği o garip hikâye çözülmeyi bekleyen sayısız soruyu beraberinde getirecekti. Parmağında duran ağaç figürlü ve ihtişamlı safir taşlı yüzük ise bulmacanın en önemli parçasıydı. Hikayeyi okurken zaman zaman dünyayla ilişkimi kestiğimi fark ettim. Kitap sizi içine alıyor ve sanki oraya kilitliyormuş gibi hissediyorsunuz. Özellikle duygusal kısımlar çok derin ve etkileyici.
Yazar Şenol Ceviz