“Asla gerçek bir tarihçi değilizdir, şair bir yanımız vardır hep, heyecanlarımız da yitik bir şiirin dışavurumundan başka bir şey değildir belki de.”
Yayımlandığı günden bu yana filozoflara, mimarlara, psikologlara, edebiyatçılara, eleştirmenlere ilham kaynağı olan, her okuyanın zihninde yeni pencereler açan Mekânın Poetika’sında Bachelard evi algılayış tarzımızın, her türlü barınak imgesinin düşüncelerimizi, anılarımızı ve düşlerimizi nasıl şekillendirdiğini gösterir.
Bachelard bu eserinde mekânın zaman/zihin tarafından dil aracılığıyla nasıl doldurulduğunu, dondurulduğunu, katılaştırıldığını inceler. Ona göre dil anlamlandırır, poetik hayal gücüyse tüm bu anlamlandırma süreçlerine direnir, varlığın açılmasını sağlar. Felsefe, fenomenoloji, psikanaliz, fizik, biyoloji, nöroloji… Hepsi de dolaysız olanın, başka bir deyişle poetik hayal gücünün karşısında ikincildir artık. Bachelard epistemolojisinde yeni bir dönüm noktasını temsil eden Mekânın Poetikası, değişimin ve sürekliliğin kıskacında yersiz kalan düşüncenin dil-gerçeklik, zaman-mekân, sonlu-sonsuz, içsellik-dışsallık, büyük-küçük diyalektikleri aracılığıyla kendisine poetik bir yer inşa etme girişiminin adıdır.
Bachelard’ın dediği gibi, şairlere kulak vermek gerekir…