İnsanlık tarihi; toplumların askerî, siyasi, ekonomik vb. hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla yaptıkları mücadelelerle şekillenmiştir. Bu kapsamda bakıldığında, harbe dair araç, gereç, silah ve sistemlerin zaman ve şartlara bağlı olarak değiştiği görülmektedir. İnsanlığın ilk dönemlerinde taş ile başlayan daha sonra madenlerin kullanımı ile değişime uğrayan harp tekniğindeki dönüşüm; ok, mızrak ve kalkan gibi harp araç ve gereçlerinin kullanımı ile daha etkili bir role bürünmüştür.
Bilim ve teknolojideki değişime bağlı olarak endüstri devrimi ile evrilen dünya düzeni, modern araç ve gereçlerin doğması ile farklı bir kimlik ve boyut kazanmıştır. Endüstri devriminin getirdiği teknoloji ve bilgi gücünün havacılığa uyarlanması ile ilk motorlu uçak gökyüzü ile tanışmıştır. Ülkelerin, uçağı harp sahasında kullanımı ile harbe dair doktrin, konsept ve stratejiler kökten ve geri dönülemez bir şekilde değişmiştir. Diğer taraftan uçağın; keşif, gözlem, taarruz, bombardıman, önleme, ulaştırma, topçu birliklerine yön verme, satıh güçlerine yakın hava desteği sağlama ve beyanname atma suretiyle psikolojik harp vasıtalarını kullanmaya dönük özellikleri, onu harp sanatının vazgeçilmez ve yadsınamaz bir unsuru haline getirmiştir. Askerî taktik ve stratejinin yeniden belirlenmesini ve şekillenmesini sağlayan uçak, harbe dair zaman ve mekân algısını değiştirmiştir. 24 saat içinde düşman güçlerin tüm mevzi ve bölgelerine ulaşma niteliği onu, savunma ve güvenlik stratejilerinin ayrılmaz bir parçası kılmıştır.