Saatin içindeki semboller Romen rakamlarıyla biraz irice yazılmıştı. Ortasında güneşi andıran bir resim vardı. Kurma pimini çektim, ayarladıktan sonra bastırmış bulundum.
Akrep ve yelkovan on ikinin üstüne geldiğinde… İşte her şey ondan sonra oldu. Saatin ortasında güneşe benzer bir resim var demiştim. O resmin parlaklığı yavaş yavaş arttı, güçlü bir ışığa dönüştü. Beni içine çekmeye başladı. Saatin akrep ve yelkovanıyla birlikte dönüyor gibiydim. Hani filmlerde görmüşsünüzdür, denizin ortasında girdap vardır. Ona yaklaşanları içine alır, döndürür de döndürür. Kurtulanlar gözlerini açtığında bambaşka yerdedir, işte öyle...
Korkudan avazım çıktığı kadar bağırdım, belki ninem duyar diye. Ama çoktan uzaklaşmıştım oradan. Ne kadar gittiğimi bilmiyordum. Tek bildiğim, başımın döndüğüydü. Hiç bitmeyecek sandığım bir anda hop kendimi yerde buldum. Ter içindeydim. Şaşkın gözlerle etrafa bakındım. Böyle bir yeri ne duymuş ne de görmüşsünüzdür. Ben de görmedim. Ama duydum. Ninemin masallarında...
Tüm gizemini koruyan Miniks Ormanı’nda uzun bir yolculuğa çıkmak için hazır olun ve kol saatlerinizi kontrol edin!