Eğitim ve ders kitapları bir yandan toplumsal düzeninin ve barışın sağlanmasına katkıda bulunma potansiyeline sahipken diğer taraftan ise toplumsal çatışma ve huzursuzluğu tetikleyebilme potansiyeli vardır. Eğitim kurumları ve ders kitapları toplumsal barışı ya da çatışmayı tek başına gerçekleştiren bir aktör olmaktan ziyade, bu süreçleri destekleyen, toplumsal ve siyasal alandaki düşünceleri yaygınlaştıran ve yansıtan bir role sahiptir. Bundan dolayı, ders kitaplarının içeriğinde yapılacak değişim, toplumsal barışı gerçekleştirmeye katkı sunabilir ya da toplumsal çatışmaları yeniden üretebilir. Bu bağlamda ders kitaplarında göçü ve göçmenleri sunma biçimi göçmenlerin toplumsal uyumu sağlamasına katkıda bulunabilir ya da göçmenlere yönelik hoşnutsuzlukları tetikleyebilir. Türkiye’de mevcut ders kitapları incelendiğinde, ders kitaplarının göçmenleri marjinalleştirdiği, yardıma muhtaç, misafir, toplumun ve devletin sınırlı kaynaklarını tüketenler olarak tanımladığı görülmektedir. Dahası, ders kitaplarında göçmenler toplumun kurucu unsuru olarak tanımlanmamakta, toplumsal ve ekonomik hayata katkı sunan başarılı göçmen örneklerine yer verilmemekte, göçmenlerin yaşamları, kültürleri gibi özelliklerinden bahsedilmemektedir. Bu söylem hem okullarda hem de toplumsal alanda göçmenlere yönelik hoşnutsuzluğa, nefrete, dışlamaya ve korkuya katkıda bulunmaktadır. Eğer, ders kitaplarında göç ve göçmenlik daha olumlu bir şekilde sunulursa, göçmenler toplumun kurucu unsuru olarak tanımlanıp, toplumsal ekonomik hayata katkı sunan göçmenler ile göçmenlerin yaşamları ve kültürleri gibi özelliklerine yer verilirse, ders kitapları göçmenlere yönelik olumlu tutum ve davranışların gelişmesine katkı sunabilir.