Bu yazılardaki temel amacım son dönemlerde Türkiye'de yaşanan dönüşümlere eleştirel bir yaklaşımla bakmaktır. Belirli bir sosyolojik ekolünün içinden bakarak kaleme aldığım bu yazılar Türk toplumunun bir tür eleştirisi olarak düşünülebilir. Ülkemizdeki sosyal bilim anlayışlarının temel ortak noktalarından birisi toplumsal yaşama ve değişimlere ilişkin eleştiri yapmaktan sakınma olarak anlaşılabilir. Buradaki mantığı da şöyle anlamak mümkündür: sosyal bilimci toplumun yaşam biçimini anlamakla kendisini yükümlü görür ama bu yaşam biçimine eleştirel bakmaktan uzak durur. Ben tam da bu anlayışın sorunsal olduğunu ve toplumun eleştirel olarak çözümlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla bu kitaptaki yazılar Türk toplumunun güncel durumunu sorunsal olarak anlamayı ve değişimleri eleştirel olarak değerlendirmeyi hedeflemektedir.
Türk modernliğinin zorlu bir sürece girdiği ve modern-dışılaştırıcı uygulamalara tabi tutulduğu anlayışından hareketle kaleme aldığım yazılar aslında Batı'da modernliğin yeni bir dönemine geçildiği ve ikinci modernlik evresinin yaşandığı şeklinde özetlenebilecek bir anlayış temelinden hareket etmektedir. Batı Avrupa'da özellikle son yirmi yılda modernliğe ilişkin geliştirilen teorik yaklaşımlar önemli ölçüde bu sözünü ettiğim modernliğin yeniden inşa süreci üzerine odaklanmaktadırlar. Türkiye'deki gelişimin elbette Batı'dan yalıtılamayacağı üzerinde durulmak istenebilir. Ancak Batı Avrupa'da önemli sosyal bilimciler modernliğin yeni bir evresinin çözümlemesi üzerine odaklanırlarken Türkiye'de modern-dışılaşma sürecinin çözümlenmesi gerektiğini öne sürüyorum. Bu bağlamda okunması gerektiğine inandığım yazılarımı bir kitap çalışmasında bir araya toplamam gerektiği konusundaki önerisi ve dolayısıyla bu kitabın ortaya çıkış fikrini bana vermesi nedeniyle eşim Şehriban Kaya'ya içten teşekkürlerimi sunarım.
İbrahim Kaya