"Bir Türk vatandaşı kimdir?" diye soranlara verilecek cevap "Aklına ilk gelen şey cezalandırılmak olan insan Türk vatandaşıdır" şeklinde olabilir. Ömrümüz ya para cezası ödemek hapis cezasına uğramak ölüm cezasına çarpılmakla geçer veyahut ömrümüzü bitiren bütün çabalar bir cezayı ödemekten bir cezaya çarpılmaktan kurtulma çabalarıdır. Ceza esastır. Peki ya mükâfat? O arızi bir şeydir ve işlevsel bir değeri yoktur. Yani belli bir konudaki başarınız dolaysıyla mükâfatlandırılmış olmanız sizin ne o konuda ne de bir başka konuda cezalandırılmanızı önlemez. Bir mükâfat kazanmış olmak Türkiye'deki hiç kimseye söz hakkı vermez. Çünkü Türk vatandaşlarında mükâfatın neye tekabül ettiğine dair bir fikir oluşmamıştır. Onlar her mükâfatı hayatlarının diğer alanlarında sık sık karşılarına çıktığına veya sık sık kaçırdıklarına inandıkları beleşe konma fırsatlarından biri gibi değerlendirirler. Türk vatandaşı mükâfatı "avanta" gibi algılar.