"Nasreddin Hoca'yı böyle bilmezdik". Bu cümle ufkumuzda "biz Hoca'yı böyle istemiyoruz"un bir çevirisi olarak belirdi aslında. Karagöz metinlerinde olduğu gibi ayıklanmış aklanıp paklanmış bu yoldan yükü atılmış bir "corpus"te uzlaşılmasıydı amaç; aşırılık fazlalıktı halk kaynaklı bir bilgeliğin halkı korumak ola ki kendinde korumak için törpülenmesiydi hedeflenen. Boratav'ın ulaştığı elyazmalarına şüpheyle bakanlar gördüm duydum.
Tersine kök kültürün açığa çıkarılmış bu boyutundan gönenç duymak gerekmez miydi? Yakası açılmadık Carmina Burana şarkılarının Villon'un ağzıbozuk şiirlerinin Gargantua'da patlayan şen bilim dilinin bir karşılığının bu topraklarda da duyulmuş yayılmış olduğunu öğrenmekten bir gurur payı çıkaramaz mıydık? Olduysa bile akıl erdirilmesi güç bir suskunluk eşliğinde olmuş olmalı.
Nasreddin Hoca: Zaman zaman ne kadar çağdışı kaldığımızı gösteren çağdaşımız değil midir?
Boratav'ın Nasreddin Hoca'sı kültür birikimimizin bir avuç temel kaynak metni içindeki yerinden bakıyor: Biz onu görebilecek miyiz gözgöze duracak yürekliliği gösterebilecek miyiz - bu karşılaşmadan kazanımlı çıkıp çıkmamak hala elimizde.