Demirkuş hava aydınlanırken geldi yaralıları alıp gitti. Aklımda çocuğun gözleri kaldı. Pusudaki gözleriyle emanetin gözleri. O gözler belki bir gün başkalarının çocuklarına pusu atmaktan çekinmeyenlerin gün gelip de kendi çocuklarını nasıl vurduklarını anlatacaktı çocuklarına. Belki bizim emaneti nasıl koruduğumuzu anlatacaktı. Kendisine düşman olarak öğretilenlerin ağabeyleri tarafından vurulurken bile onu nasıl sakındıklarını anlatacaktı. Sakınacaktık elbet. Göğüslerimizi bir dolu çekirdek yağmurunda ıslatmadan vazgeçmeyeceğimiz emanetleri kahpelerin mermileri bizden vazgeçene kadar sakınmaya ant içmiştik.
"Ey ihanet! Kendi çocuklarını bizim de olan çocuklarını gönderirken üzerimize tükenişinde anaların duaları saklı olacak..."