Türkiye'de İslamı hareketler 1960'larda olduğu gibi toplumun "cahil" ve "kandırılmaya açık" kesimlerini istismara yönelik tertipler olarak değil: aydınların "dinamik güçler" olarak adlandırmayı sevdikleri kesimlerin entelektüel eğilimleri ve tercihşeri noktasında ele alınmaya başlanmıştır.İslami hareketler üniveriste/yüksek okul ögrencisi ya da mezunu olan genellikle de laik eğitim veren okullardan gelen kır kökenli olsa bile bugünü ve geleceği açısından kentli/orta sınıfa mensup bu yönleriyle de gelecekte toplumda öneml konumlarda bulunmaya aday kesimler tarafından taşınmaktadır artık.