Bir varmış, bir yokmuş. Tanrı’nın deli kulları çokmuş. Bizden daha delisi hiç yokmuş. Çok demesi pek güçmüş. Azdan çoktan hoppala. Sana bir elbise yaptırayım, çerden çöpten. İlikleri karpuz kabuğundan, düğmeleri turptan. Zaman o zaman idi. Bit bineğim, pire yedeğim idi. Masal diyarından size getirmem için üç tane pasta verdiler. Onları size getirmek için yola düştüm. Dere kenarından geçerken kurbağalar “Vırakvırak” dediler. Ben de “Bırak bırak” anladım. Bıraktım da geldim. Gökten üç elma düşmüş. Biri yazana, biri okuyana, biri de dinleyene.
Haydi başlayalım masala…