“Bana o kadar yakınsın ki, Sen’i ben sandım,
Sana o kadar yakınım ki, beni Sen sandım”.
diyerek başlıyorlar söze; Ö. Tuğrul İnançer ve Ahmet Özhan. Musikî ile açıyorlar perdeleri, tasavvuf-irfan iklimlerinden süzdükleri beyitlerle, kültür ve medeniyet menbaılarına akıyorlar. Sohbete sığmaz dediğimiz manâları şarkıların dilinden bizlere yansıtırken, aslında bütün bir fikir-estetik dünyamızı da keşfe çıkıyorlar.
Şarkılar Seni Söyler, musiki ve şiir dünyamızın en çok sevilen beyitlerinin bir sohbet ortamında yorumlanması neticesinde oluşuyor. Bir mutasavvıf olan Ö. Tuğrul İnançer ve bir musikişinas olan Ahmet Özhan’ın haklı şöhretlerinin bir yansıması olan kitap; onların bu birikimlerinden doğan muhabbete bizleri de ortak ediyor. Tasavvuf ilminin incelikleri merkezinde olgunlaşan manâlar, bizlere öylesine sade ve yalın ifadelerle ulaşıyor ki kendimizi bir anda varılamaz zannedilen hakikatlere yakın hissediyoruz.
Şarkılar Seni Söyler’deki ‘Sen’, aslında tek bir hakikat olan Rabbimize işarettir. Her şey onu ifade etmek için vardır; şarkılar da böylesi güzel esmâ ve sıfatlara sahip olan Allah’ı tesbih ettirir bizlere. Değil mi ki O; “Benim konuşulduğum meclise ben yağarım,” demiştir, bir kudsî hadisinde. Bizim medeniyet ve ilmimiz de hep bu anlam üzerine kurulmuştur zaten.
Farklı açılarla Allah’ı anmak istersek, bu eser tatlı üslubuyla bize hoş vesileler sunuyor. Mimarîden bahsederken tevhidi; tezhibin o sanatvarî kıvrımlarında Allah’ın Bedi‘ sıfatını; şarkıların nağmelerinde Elest’in huzurunu aramıyor muyuz, zaten?
Aşk uçsuz bucaksız bir ummandır. Bu kitapla birlikte aşkın, muhabbetin tadına varıyor ve gönülden gönüle giden bir yol buluyoruz. Şarkılar Seni Söyler, bizleri sıradan yaşantımızın seyrinden alıp farklı bir bezme intikal ettiriyor. Aşk bezmine, muhabbet bezmine, edeb bezmine…