Anadolu Selçuklu Sultanlığı bünyesinde dinlerüstü bir uzlaşma yaratmayı başaran Mevlana Celaleddin Rumî Hacı Bektaş ya da Endülüslü mutasavvıf İbn Arabî gibi güçlü şahsiyetler açık ve hoşgörülü bir tasavvuf anlayışının kaynağını oluşturdular. Rum diyarının insanlarına yani Anadolu ve Balkanlar'daki Hıristiyanlara uyarlanan bu tasavvuf anlayışı aile tarafından Mevlevîlere tasavvufi açıdan İbn Arabî'ye bağlanan ve olasılıkla Bektaşîlerle kaynaşmış bir hareketin kurucusu olan Şeyh Bedreddin ve müridleri tarafından görkemli bir şekilde temsil edildi. Üstelik onlar politik bağlamda çok daha ileri giderek Osmanlı dünyevi erkini silahlı isyan yoluyla devirmeyi denediler.