Uzun zaman sonra bütün aile fertleri yeniden bir araya geldik. Kimseden çıt çıkmadı. İlk konuşan olmak zordu. Hepimiz bu sorumluluğu bir başkasının almasını ve iki yılda birbirine yabancılaşan bu ailenin yeniden kaynaşmasını bekledik. Sohbeti başlatma görevinin bana düştüğünü biliyordum. Söyleyeceğim ilk cümle aramızda geçecek olan konuşmanın gidişatını belirleyeceğinden önemliydi. Ağzımdan çıkacak kelimeleri seçmeye çalışırken çorbayı unuttuğumu fark ettim.
Soğuk Çorba’daki öyküler, hayal kırıklıklarından, kusurlarından, kayıplarından, noksanlarından dolayı yaşamın periferisine düşmüş karakterlerin dünyasına çağırıyor. Yalnızlığı kanıksamış olsalar da peşlerini bırakmıyor hayat. Kutlamalar, toplantılar, bir araya gelmeler daima hesaplaşmalara gebe. Onlar da soğumuş hikâyeleriyle icabet ediyor çağrılara. Temize çekilemeyen geçmişin kapanmamış sayfaları, Özge Özen’in kurguladığı öykülerde buruşturuluyor.