"Özcan Alper'in Sonbahar'ı gerek anlatısal gerek görsel yönden bütün yalınlığına rağmen katman katman açılabilen bir film. O 'ölüm ve aşka dair bir film' olarak tanımlıyor Sonbahar'ı bütün alçakgönüllülüğüyle. Sonbahar hem Çehovyen bir drama hem doksanlı yılların kayıp kuşağına yakılan bir ağıt..." Alin Taşçıyan "Şimdi de Özcan Alper'in Sonbahar'ında Yusuf susuyor. Ölüm orucuna yattığı hücresinden çıktıktan sonra her tarafın hücreye dönmüş olduğunu görmenin mutsuzluğuyla 'Sosyalizm uğruna onca yıl hapis mi yattın yazık sana' diyen bir Gürcü kızının hayal kırıklığıyla bir söz orucuna yatıyor bu kez de... Bir tek ırmaklara haykırıyor isyanını; ki o da yankı vermiyor. 80'lerle başlayan ölümcül sessizliğin sinemadaki sedası bu suskunluk..." Can Dündar "Sonbahar genç bir yönetmenin ilk filmi. Şaşırtıcı yanı bu kadar pişmiş bu kadar bütünlüklü bir sinema diline sahip olmasının yanı sıra yaratıcısının imzasını daha şimdiden tanınır kılan şiiri." Yıldırım Türker Kitapta filmin senaryosunun yanı sıra yönetmenle yapılmış iki söyleşi film üzerine yazılmış yazılar ve ayrıntılı bir kaynakça da yer alıyor.