“İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ.”
Gençlik yıllarının coşkun dünyasından trajik ölümünün distopik atmosferine kadar pek çok uzamı deneyimleyen Zweig, eserleriyle Batı medeniyetinin yıkıma doğru ilerleyişini kayıt altına aldı. Yarattığı karakterler üzerinden insanın en derindeki katmanını keşfetmeye çalıştı. Edebiyata tutkuyla, yaşamını bu tutkunun etrafında biçimleyecek kadar bağlıydı. Çok sayıda şair ve yazar arkadaş edindi, sanatın hemen her dalıyla uğraştı, durmadan yazdı ve savaşın karanlığı bütün dünyayı boğmaya hazırlanırken erdemli insanın bu karanlığı dağıtacak tek etken olduğunu cesurca, defalarca söyledi.
Bu metin, Zweig’ın başlı başına bir anlatı olan yaşamını, yolculuklarını, sanat uğraşlarını dönemin sosyal ve siyasal ortamını göz ardı etmeden, bütüncül bir perspektiften yansıtıyor ve yazarın pek çok eserinin estetik ve psikolojik kaynaklarının izini sürüyor.