İlhan Tekeli’nin deyişiyle “çok yönlü bir sorumluluk yüklenmiştir” tarihçi. Bir yandan “Türkiye’nin çevre tarihi yazımına katılmak ve çevre tarihi yazıcılığını özendirmek”, diğer yandan “çevrenin değerlerini ve çevre tarihinin belgelerini korumak ve daha sonraki nesillerin kullanmalarına sunmak sorumluluğu” söz konusudur.
Tayfun Atay, “insanın doğa karşısında sınırsızca, amansızca ve arsızca çoğalması; yeryüzünde havayı, suyu, toprağı, ormanı, fauna/flora, yani hayvan ve bitki örtüsünü korkunç bir duyarsızlıkla tüketip yok etmesiyle titreşimli olarak karşı karşıya kalınmış bir felaket” uyarısında bulunmuştur.
Çevre sorunlarına yıllarını adamış Ruşen Keleş ise “Karar verme durumunda olanların tutum ve davranışlarına yön verebilecek, gerektiğinde siyasal ve etik uygulamalardan çekinmeyecek bir bilinçli kenttaşlık ve yurttaşlık anlayışı uzun erimde en etkili güvencemiz olacaktır... Çevre sorunları, kanımca, sokaktaki insan tarafından sahiplenilmedikçe sağlıklı bir çözüme kavuşturulamaz” diyerek güvenceli yolu göstermiştir.
Bu bağlamda elinizdeki kitap, önümüzdeki yıllarda tarihçiliğin çevre korunmasına ilişkin geçmiş olayları, olguları, sorunları, yıkımları ve önlemleri konu eden çalışmaların hız kazanacağına inanan bir tarihçinin -son tahlildeki- beklenti, dilek ve saptamalarıdır.