Kimileri ulvi olduğuna inandıkları amaçlar için silaha sarıldı; HALİD BİN VELİD, SULTAN SELAHATTİN ve ŞARLMAN gibi…
Kimileri dünya imparatorluğu için sefere çıktı; FATİH SULTAN MEHMET ya da NAPOLYON gibi…
Kimileri yeni bir dünya kurmaya soyundu; BÜYÜK İSKENDER, SEZAR ve SULTAN SÜLEYMAN gibi…
Kimileri dünyayı fethe çıktı; ATTİLA, CENGİZ HAN ya da HİTLER gibi…
Kimileri dünyayı, kendisini fethe çıkanlardan kurtarmak için cepheye koştu; EISENHOWER, PATTON ve ZHUKOV gibi…
Kimileriyse “Bağımsızlık!” deyip ulusu şahlandırdı; GEORGE WASHINGTON ya da ATATÜRK gibi…
Sadece onlar mı?
Filleriyle dağlar aşan HANNİBAL’dan Anadolu’yu Türk yapan ALPARSLAN’a, kadırgalarıyla denizler aşan BARBAROS’tan Amerika’yı İspanyollaştırmak isteyen CORTES’e, sıcak denizler aşkıyla yanıp tutuşan BÜYÜK PETRO’dan kaybedilenden fazlasını kazanmak isteyen ENVER PAŞA’ya, tanklarıyla çöller aşan ROMMEL’den ülkesini faşist Almanya’dan kurtarmak isteyen STALİN’e…
Onlarcası…
Hepsi askerdi.
Verdikleri her bir “HÜCUM!” emri ile tarih değişti.