İnsanlık milyonlarca yıllık tarihinin sadece son 5 bin yılında devletli bir toplum içinde yaşamıştır. İnsanların gündelik hayatının her aşamasını belirleyen, doğrudan veya dolaylı olarak bireyin yapıp-ettiği her şeyle ilgilenen, halk için/halka rağmen çıkardığı yasal düzenlemeler aracılığıyla bütün davranış ve düşüncelerimizi kuşatan, eğitim ve diğer ideolojik araçlarla algılarımızı oluşturan devlet organizasyonunun ortaya çıkmasından önce insanlar devlet olmadan da yaşayabilmişlerdi. Nitekim avcı-toplayıcılar için mal biriktirme çabası saçma bir teşebbüs olarak değerlendirilmekte; hatta bir ahlâken olumsuz bir edim, bir sapma ve anomali durumu olarak görülmekteydi. Çünkü bu toplulukların yaşadıkları yerlerdeki yiyecek rejimleri dengeli ve yeter derecede bol ve çeşitliydi. Bu nedenle sefalet bir yana, bu toplumlar günde 3-4 saat çalışıp tüm ihtiyaçlarını karşılayabilen, geri kalan zamanlarını sosyalleşme, dinlenme, eğlenme ve oyun aktivitelerine ayıran bolluk toplumlarıdır. Bolluk toplumu genelde tarımsal üretime geçmiş toplumlar için söylenen bir tanımdır; fakat avcı-toplayıcılar tarıma geçiş yapmış topluluklarına göre daha az açlık ve kıtlıkla karşılaşmışlardır. O halde herkesin sahip olduğu ok, yay, sepet ve bazı süs eşyaları dışında özel mülkiyetin olmadığı, yöneten-yönetilen ayrımının oluşmadığı avcı-toplayıcı dönemde insanlar neden özgürlük ve eşitliğe dayalı toplum yapılarını bırakıp ceberrut devleti icat ettiler? Sosyal, kültürel, ekonomik, dinsel ya da askeri farklılaşmaların oluşmadığı toplumların devletli bir topluma geçişlerinde temel dinamikler ve unsurlar nelerdi? Homo sapiens insan, otorite/iktidar toplaşmasına izin verilmeyen toplum yapısından örgütlü, hiyerarşik ve kurumsallaşmış toplumsal yapıya ne zaman, nasıl ve neden geçti? Bazı coğrafyalardaki bazı toplumlar devletli hale gelirken, diğerleri bunu neden yapmadı/ yapamadı? Devletli toplumu kuran unsurlar, iç dinamiklerin mi yoksa dış dinamiklerin mi etkisiyle ortaya çıktı? Toplumun içine gömülü olan iktidar, nasıl oldu da toplumdan ayrışarak, topluma yabancı bir zümrenin eline geçti? Bu bölünme ya da farklılaşmanın kaynağı Rousseau'nun ifadesiyle “uğursuz bir rastlantı” mıydı? İlk devlet organizasyonu kent devleti olarak örgütlendiği için elinizde tuttuğunuz kitap kent devletinin kökenlerine inmek suretiyle bu soruların cevaplarını aramaktadır.