Önceki kitaplarıyla Türklerin psikolojisinin temel dinamiklerini tarihsel özelliklerinden beslenerek etraflıca çözümleyen Erol Göka, bu kez merceğini ruhumuzdaki göçebelik izlerine doğrultuyor.
Göçebeliğin toplumsal yaşantımızda ve psikolojimizde nasıl etkiler gösterdiğini ve bu etkilerden bugüne ne gibi izler kaldığını inceliyor.
Türk göçebeliğinin kendine özgü özelliklerine vurgu yaparak, Anadolu’ya gelişimizden itibaren yerleşik yaşama geçişimizin hikâyesini ele alıyor.
Neden kent yaşamına geçişte bu kadar zorlandığımızı ve aynı şekilde, büyük ölçüde yerleşik yaşama geçmiş olmamıza rağmen neden toplumsal psikolojimizdeki göçebelik mirasını silip atamadığımızı anlatıyor.
Türk’ün Göçebe Ruhu, göçebeliğin toplumsal yaşantımızda ve psikolojimizde nasıl etkiler gösterdiğini ve bu etkilerden bugüne ne gibi izler kaldığını inceliyor.
Yıllardan beri “Türk grup davranışı”, “Türklerin psikolojisi” gibi başlıklar altında Türklerin tarihsel psikolojisi üzerine çalışan yazar, tarih boyunca değişmeyen davranış kalıplarımızın neler olduğunu göstermeye gayret ediyor.
Bu kitapta da bugün hemen tamamı yerleşik olan toplumumuzda evde, dilde, mekânla bağımızda, kültürümüzde, ruhumuzda, sosyal hayatımızda, ilişkilerimizde, eğlence biçimlerimizde yani hayatımızın her cephesinde göçebelik etkilerinin nasıl sürdüğünü gözler önüne seriyor.