Ne ilginçtir ki aşkı yaşayanlardan çok arayanlardır onun kadir kıymetini bilecek olanlar. Ben yıllar evvel yaşadığım ve hâlâ tadını damağımda hissettiğim bir aşkı zamana direnircesine yaşamaya çalışıyorum. Ne derece akıllıca bir şey bu bilmiyorum ama aşk zaten akılla pek de alâkası olmayan bir duygu yoğunluğu değil miydi?
Uyanıp da yatağın diğer yanına elimi attığımda boşluğun beni korkutup sevdiğimi telâşla aradıktan sonra onu mutfakta kahvaltı hazırlarken bulmak giyeceğim gömleğime onun karar vermesini istemek ortasından sıkılan diş macununa çok sinirlendiğini izlemek kıskançlıktan dünyayı bana zehir edişini görmek ve saatlerce en beğendiği çantayı anlatmasını duymak isterdim.
Bilirdim ben onun değerini ve kırdırmaz ben de kırmazdım. Nasıl kırayım ki? O benim iki bedende tek ruh oluşum değil mi? O gecemi gündüzüme bağlayan mevsimlerime adını koyan gelecekte soyadını bana fena edecek olan kişi değil mi? Olmadı olduramadık ve ayrı düştük fakat onu sevmekten vazgeçmedim. Bunun için çabalamadım bile. O hâlâ adına şiirler yazdığım hayaller kurduğum ve geri geleceğine inandığım yârim...