Evrende yaşamın olduğunu bildiğimiz yegâne yer Dünya'dır. Ama bu değişmek üzere olabilir.
60 yıl önce dünyada yaşamın nasıl başladığı konusunda çok az fikre sahiptik; moleküler bir düzeyde yaşamın bütünlüğü hakkında ise hiçbir fikrimiz yoktu. 30 yıl önce Dünya Güneş Sistemi'nde biyoloji için olası tek yer gibi görünüyordu; daha 15 yıl önce Güneş dışındaki yıldızların yörüngesinde dönen gezegenlerden haberdar değildik. Bugün ise büyük bir teleskop donanması ve küçük bir uzay aracı filosu Güneş Sistemi ve ötesinde yaşamın olabileceği yerleri tanımlamaya ve incelemeye çalışıyor.
Bilimcilerin kendi usullerince yaşam arayışının hikâyesini anlattıkları söyleşilerden oluşan Yaşam Üzerine Sohbetler birinci şahıs anlatısının dolaysızlığına sahip. Bilimin teoride değil pratikte nasıl işlediğini anlatıyor. Bildiğimiz ve bilmediğimiz şeyler arasındaki sınırı tanımlayarak doğa hakkında derin sorular sormanın heyecanını ve araştırma yapmanın zorluklarını aktarıyor.
Kitapta dünyadaki yaşamın kökeni ve menzili ile yerküre dışındaki yaşamın olası sahaları konusunda birçok astronom jeolog biyolog ve yazarla yapılan samimi röportajlar yer alıyor. Bu röportajlar Mars ve Titan'a düzenlenen misyonlardan öğrendiklerimizi masaya yatırıyor dünyadaki yaşamın şaşırtıcı çeşitliliğini betimliyor biyoloji-sonrası evrim hakkında tahminlerde bulunuyor ve zeki uzaylılarla temasın bizim için ne anlama geleceğini keşfediyor.
Astronomi ve gezegen biliminden jeoloji ve biyolojiye uzanan pek çok konuyu kapsayan bu kitap "Yalnız mıyız?" sorusunun cevabını merak eden herkesin ilgisini çekecektir.