Böylece Roza, Neretva Nehri’nin üzerinden ilk adımını
attı. Bir, iki, üç, dört, dedi içinden, kendisinin bir uçurum-
dan aşağı atılıp, yuvarlandığı hissine kapıldı. İçinden
giderek bir boşluk ve bir sızıntı hissetti. Bu sızıntı ruhun-
dan bir düğüm, bir nefessizlik yaratmaya çalıştı. Arkasını
dönüp, bakmaya bile cesaret edemiyordu.
‘’Canın mı tatlı yoksa ruhun mu? Canın olmasının bir
önemi yok mu? İnsan, kendi ruh azizliğinden kaybolmak
istemez mi bir bakıma?’’ diyordu içinden.