George Orwell’ın 1984’ü, yazarın geleceğe ilişkin kaygılarının yanı sıra 20. yüzyılda yazılmış en güçlü metinlerden biridir. 1949’da yayımlanan karşı-ütopyacı roman, kâbusu andıran bir gelecek vizyonuyla okuru derinden etkilemiştir. Bireyselliğin yok edilmeye çalışıldığı, düşüncenin kontrol altına alındığı totaliter bir dünya düzeni, yazarın hayal gücüyle birleştirilmiş ve en ince detayına varıncaya dek işlenmiştir. 1984, dünyanın birbiriyle savaş hâlindeki üç büyük totaliter devletin egemenliği altında bulunduğu düşsel bir gelecekte geçer. Etkisi yayımlanışından bugüne dek azalmadığı gibi daha da artmış, âdeta insanlığın kolektif belleğine kazınmıştır. Günümüzde 1984’e atıfta bulunmadan totaliter rejimden, propaganda ve gözetlemeden söz etmek imkânsızdır. Roman ayrıca popüler kültüre “Büyük Birader” gibi bir terimi kazandırmakla kalmaz; “Düşünce Polisi”, “101 No’lu Oda”, “çiftdüşün”, “düşünsuç”, “yenikonuş”, gibi terimleri de kazandırır.
BÜYÜK BİRADENİZ SİZİ İZLİYOR...