Curcânî’nin (ö. 471/1078-79) amiller üzerine telif ettiği el-‘Avâmilu’l-mie isimli eserinin ilim erbabının takdirini kazandığı bilinmektedir. Yazıldığı günden itibaren medreselerde okutulan metin, onlarca şerh, hâşiyeye ve tekmileye konu edilmiştir. Hadâiku’d-dekâik adlı eseriyle ün kazanan Sa‘dullâh el-Berde‘î’nin (ö. 793/1390) Curcânî’nin mevzu bahis eseri üzerine kaleme aldığı Sa‘dullâh es-sağîr’i de medrese müfredatına giren önemli yapıtlardandır. Söz konusu eser, dil konularını genellikle kısa ve veciz ifadelerle ortaya koymaktadır. Aynı şekilde detaya girmeden dilciler arasında meydana gelen ihtilaflara da genel hatlarıyla işaret ederek okuyucuyu bilgilendirmektedir. Alanla ilgili bazı kavramların ıstılah diğer bazılarının da lügat tanımlarını aktarmaktadır. Berde‘î, en ince ayrıntısına kadar analiz ettiği el-‘Avâmilu’l-mie’nin ibareleri için neredeyse bütün farklı i‘râbları zikretmektedir. Hem el-‘Avâmilu’l-mie hem de Sa‘dullâh es-sağîr her ne kadar medrese eğitim sisteminde yer almışsa da sorun teşkil eden ibarelerden de hali değildir. Bu nedenle söz konusu eserlerin eksik yönlerini tamamlamak ve ıslaha kabil olmayan ibarelerini okuyucuya iletmek için bazı dilciler hâşiye tarzı çalışmalar yapmışlardır. Sa‘dullâh es-sağîr üzerine yazılan ilk hâşiye Hâmid es-Sûsî’ye ait olduğu halde yeterince bilinmemektedir. İlim erbabı arasında ün kazanan ve yıllardır Sa‘dullâh es-sağîr’in anlaşılması adına yardımcı kaynak mesabesinde olan hâşiye Gerevî’ye aittir. Yapılan kapsamlı araştırmalar neticesinde söz konusu hâşiye üzerine şimdiye kadar hem Türkiye’de hem de yurt dışında çalışılmadığı tespit edilmiştir. Gerevî’nin hâşiyesine bakıldığında Sûsî’nin hâşiyesinden çok daha hacimli olduğu görülmektedir. Gerevî, her ne kadar yeri gelince Hâmid es-Sûsî’den istifade etmişse de çoğu yerde Sa‘dullâh es-sağîr’i yeterince anlamadığını ileri sürerek onu eleştiriye tabi tutmaktadır. Bununla birlikte yer yer Curcânî ve Berde‘î’yi de tenkit etmektedir. Dolayısıyla eserinde genel bağlamda eleştirel bir üslubun hakim olduğu ifade edilebilir. Hâşiyede farklı i‘râb vecihleri üzerine durmaktadır. Sa‘dullâh es-sağîr’de geçen literatür konularını detaylı bir şekilde okuyucuya aktarmaktadır. Aynı zamanda dilciler arasında meydana gelen ihtilaflara değinerek tercih ettiği görüşü ortaya koymaktadır. Bu çalışmada, Gerevî’nin içinde bulunduğu dönemin genel durumu, yaşamı, ilmi kişiliği ve eserleri hakkında bilgi verildikten sonra konumuzu teşkil eden hâşiyesinin geniş çaplı incelemesi yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Curcânî, el-‘Avâmilu’l-mie, el-Berde‘î, Sa‘dullâh es-sağîr, Hâmid es-Sûsî, Gerevî