Siyaset ve ahlak ilişkisi, siyasetten ahlaka-ahlaktan siyasete doğru bir seyir takip eden bilinçli öznenin totolojik eyleminin serüvenini seslendirir. İnsanın, toplumun ve devletin inşasına zemin oluşturan; değer küresi ve kültür çerçevesi tarafından belirlenen bir tür varoluş serencamının tezahürü olan söz konusu serüven, sahip olmak ile olmak arasındaki ince farkındalığın eyleme ve söyleme yansımasının da adıdır. Değerler sferinin belirlenmesindeki bütün bilinç öznelerini ve aktif etkenleri teorik ve pratik alana taşıyarak dyadolojik bir uzlaşı zeminini oluşturmayı hedefleyen çalışma, hem insanlığın mefkûresinin inşasına katkı sağlayan isimlere karşı bir vefanın hem de gelecek nesillere ve insanlığa karşı bir sorumluluğun gereği olarak “kudret”ten “hâkimiyet”e evrilerek yürümektedir. Mezkûr ilişki Ülken’in perspektifiyle bir tür “Aşk Ahlakı” şuuruna büründürülerek daha hümaniter bir kültürler konfederasyonunun imkânı meselesi anlaşılmaya çalışılmaktadır. Dolayısıyla bu çalışma, ideal ile reel’in rayonel uzlaşı zeminini panoraması olarak teşekkül etmektedir.