Çamlıca'ya doğru yürüyüş yapıyorduk.Toprak bir yokuşun üstünde yolu tıkayan bir kaya parçasını kazma ile kırarak yolu açan bir adama rastladık.Önce bunu bir amele zannettik.Arkadaşım tekerlek siyah sakallı tatlı güler yüzlü oldukça iri ve dinç cüssesiyle çalışan adamı selamladı "Amele misin? Yalnız mı çalışıyorsun?" diye sordu.Kazmasına dayanarak bir gazali andıran derin siyah gözleriyle bizi süzen kahraman Türkmenin heyecanlı gür sesini dinlerken kulaklarıma inanamıyordum: "Ben arabacıyım na şu karşı kulübede oturuyorum amele değilim.Allah için bu yolu yapıyorum".Bizim şaşkınlığımıza bakıyordu.Biz sormadan o devam etti.Lakin gözleri dolmuştu sesi titriyordu.Serbestçe ağlıyabilen bir kahramana benziyordu: "Babam Çanakkale'de şehit oldu bir helva pişiremedim.Evladımı İstiklal Harbi'nde kurban verdim. Bir Mevlit okutamadım.Günahlarına gönderecek bir şeyim yok.İşte bu hayrı yapıyorum".Hemen kazmaya sarıldı ve "Allah" diye başladığı işine devam etti.Ben bu vicdan azametinin karşısında o gün bugün secdeye kapanıyorum.