Annem… Uyuyor. Uyanıkken yaşayamadığı hayatı, uykusunda kaza ediyor. Oysa o, bir vakit olsun kazaya bırakmadı namazını. Yıllar yılı, sabrı çekiştirip durdu kokulu tespihinde. Ellerini alabildiğine geniş açardı dua ederken. Bütün bir küreyi tutardı o yumuk avuçlarında. Barış derdi, huzur derdi, devlet derdi, zeval derdi, şükür derdi. Ve serçe parmağının ucunda, utana sıkıla küçücük bir yer de bana ayırırdı. Benim için de bir şeyler isterdi Tanrı’dan. Ya kendisi için? Sadece bağışlanmak. İfrit olurdum, onun bir suçlu gibi ikide bir af dileyip durmasına. Oysa hakikatte kim kimi affetmeliydi? Tanrı mı anne mi yoksa annem mi Tanrı’yı?