“Tahsil bitince ben çalışmaya başlayacağım. Oysa ben çalışmak istemiyorum. Ben evde oturmaktan hoşlanırım. Ufak bir bahçe, alçak bir duvar, boş bir sokak! Benim elimde bir dikiş ara sıra bu boş sokağa bakmak, küçük evimin sessizliğini dinlemek için ölüyorum.”
“Sayı mı, Yazı mı?”/ Memduh Şevket Esendal
Cahit Külebi, Memduh Şevket’ten bahseden bir yazısında şöyle diyor: “Hikâyelerindeki kişilerden konuşurken sanki vaktiyle tanıyormuş da öylece yazmış sanılırdı. Halbuki hiçbirini tanımadığını, hikâyecinin gördüğü kişileri değil, ele aldığı kişilikleri yazmaya çalışması gerektiğini, kendisinin sanatçı olmadığını eklemeyi de unutmayarak söylerdi. Bir dostundan söz açmış gibi gülerek, muhabbetle onlardan konuşurdu.” Bir Genç Efendinin Defterinden kitabında bir araya gelen öykülerinde Memduh Şevket, karakterleriyle dostluğunu sürdürüyor. “Ben aynaya, insana benziyor muyum diye bakarım” diyen yazarın hikâyelerinde sesleri, yüzleri, aydınlık ve karanlık taraflarıyla kendi aynalarına dönüp bakan insanları seyretmeye devam ediyoruz.