“Orada gördüm yalnızlığı. İnsana benziyordu. Ondan sonra hep insanı da yalnızlığa benzettim durdum. Bazen dururdum sokağın bir yerinde, boşluğa bakardım. Başımı bir el kaldırırdı, ‘göğe bak’ derdi, ‘oradan geldin sen, yurdun orasıdır, oraya layık bir ışığa gir.’ Bunu nasıl yapacağım? ‘İlmini ölmeyen diriden al, ölüyü ölüden alma.’ Bu sesi duymuştum. ‘Bütün sırların yazıldığı defterim ben, o defterin tamamıyım’ demiştim.”
Sadık Yalsızuçanlar’dan, Harakanlı bilge Ebu’l-Hasan’ın yaşamına ilişkin çarpıcı bir anlatı. Kars’taki Harakani dergâhında geçen olaylar, kente bir belgesel filmin çekimleri için giden ekipteki kameramanın ‘objektif’inden anlatılıyor. Çekeceği belgesel için açılar belirleyen, kareler seçen kameramanın “Ben bunları anlayamıyorum. Bana düş gibi geliyor. Dayanamıyorum.” Sözlerinin ardına gizlenmiş acıları, anıları ve sarsıcı keşifleri...