Ben Rusların, Orta Asya’daki geleneksel saldırgan politikalarına inananlardan değilim. Rus ilerleyişi, daha çok Orta Asya despotlarının acemilik ve sapkınlıklarından faydalanarak kendilerini sivriltmek veya madalya kazanmak isteyen bazı komutanların hırslarından ileri gelmekte. Ayrıca Rusların Hindistan’da hiçbir acil plan ya da projelerinin olduğunu da sanmıyorum. Ancak Rus ve İngiliz hâkimiyetindeki bazı toprakların er ya da geç bu iki taraftan birinin eline geçeceğinin de farkındalar. Sanırım ele geçirebildikleri kadar toprak kazanmak istiyorlar ve bu, şimdiki politikalarıyla da örtüşüyor.
Ünlü savaş muhabirlerinden Januarius Aloysius Macgahan, Rusların Hive’yi işgal edeceklerini öğrenir öğrenmez olayları yakından gözlemlemek amacıyla at sırtında Kızılkum Çölü’nü geçti. “Yarım Padişah” olarak nam salan General Kaufmann’ın ordusuna ulaşmaya çalışırken sayısız olaya tanık oldu. Gözlemlerini bu kitabında bir araya getiren Januarius Macgahan, bölge sakinlerinin gündelik yaşamı, âdetleri, kılık kıyafetleri, aşkları ve hüzünleri hakkında renkli betimlemeler sunar. Gezip dolaştığı yerlerin coğrafi özellikleri, şehirlerin görünümü, bölge insanının Rus algısı ve savaş aletleriyle ilgili de bilgi verdikten sonra Hive’nin Ruslar tarafından işgal edilmesinin tanığı olarak şahit olduklarını canlı bir şekilde anlatır. Anlatı yeteneğiyle okuyucuyu metnin içine ustaca dâhil edebilen Januarius Macgahan’ın gözlemleri ve bölgeyi tasvir eden pek çok gravür, Ceyhun’a Sefer ve Hive’nin Düşüşü adlı eserde bir araya getirilmiştir.
|
|
1844 yılında Ohio’da doğan Januarius Macgahan, kısa ömrüne pek çok önemli iş sığdırdı. Genç yaşında New York Herald Gazetesi için muhabir vasfıyla görev alan yazar, Fransa-Prusya Savaşı’ndaki gözlemleriyle büyük ün kazandı. 1817’de St. Petersburg’a atandı ve Rusça öğrendi. Rusların Hive’yi işgal planlarından haberdar olunca at sırtında Kızılkum Çölü’nü geçti ve olan biteni yerinde gözlemledi. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında görevine devam eden Macgahan, Berlin Konferansı’na gözlemci olarak katılmaya hazırlanırken tifoya yakalandı ve 1878 yılında İstanbul’da öldü. Naaşı altı yıl sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne iade edildi. |