Türk edebiyatının en orijinal isimlerinden biri şüphesiz Necip Fazıl Kısakürek'tir. Altmış yıla yakın bir süre şiire hizmet etmiş olan bu insan ne yazık ki farklı yönleriyle gündeme gelmekte ismi etrafında birçok dedikodu üretilmektedir. Onun birçok konuda düşüncelerini açıklaması entelektüel insan olmasıyla ilişkilidir. Yaşadığı dönemin siyasî hareketlerine ilgi göstermesi ideolog oluşuyla açıklanabilir. Bu çerçevede kaleme aldığı yazıların büyük bir kısmı bugün güncelliğini kaybetmiş bulunmaktadır. Ölümünün üzerinden otuz iki yıl geçen Şair artık bütün bunlardan arınmış olarak ve sadece edebî eserleriyle gündemde kalmalıdır. Onu geleceğe taşıyacak olan asıl bu özelliğidir. Bizlere düşen de Necip Fazıl Kısakürek'i gelecek nesillere edebî eserlerinden başlayarak anlatmak olmalıdır. Şüphesiz onun sanatı kadar mücadelesi de anlamlıdır. Zaten biri diğerinden bağımsız değildir. Elinizdeki kitabın en büyük kazancı bu düşünceye hizmet etmektir.
Necip Fazıl Kısakürek yaşadığı asrı Doğu-Batı aynasında görmeye çalışan bir şairdir. Bu yönüyle geçtiğimiz asırda iz bırakmıştır. Mensup olduğu neslin bütün özelliklerini görebileceğimiz hikâyesine ilave olarak neslinin yaşadığı bütün olumsuzluklara karşı savaş ilan eden ve bunu cemiyete mal etmeye çalışan bir şairdir.