Yıllar önce Le Figaro gazetesinde yayımlanmış bir yazının tercümesini okumuştum. Bu eğlenceli yazıdan Victor Hugo ve Henri Troyat'ın ayakta Marcel Proust ve Eugène Ionesco'nun ise yatarak yazdıklarını öğrenmiştim. Ernest Hemingway bir defter bir kurşun kalem ve bir kalemtıraştan ibaret yazı malzemesiyle çoğu zaman belden yukarısı çıplak olarak yazarmış. Kahvesiz sigarasız yahut müziksiz yazamayanlar mı dersiniz yeşil mürekkep düşkünleri mi dersiniz? Çalışma odasında tam bir sessizlik isteyen yazarlar da varmış yazmak için bulvar kahvelerini tercih edenler de... Proust tam sessizlik için dairesinin duvarlarını mantarla kaplatmış. Honoré de Balzac kendi iç aydınlığını yakalamak için çalıştığı mekânı güneş ışığına tamamen kapatır ve yazarken sürekli kahve içermiş. "Kış sağlıklı sanatın mevsimidir." diyen Stéphane Mallarmé gibi mevsim seçen yazarlar bile varmış. Bunları öğrendiğim yazı hiç şüphesiz adı geçen yazarların nasıl yazdıklarını merak eden okuyucular için kaleme alınmıştı. Türk yazarlarının da kendilerine has yazma alışkanlıkları vardır ve okuyucuları onların sadece kalemlerinden çıkan metinleri değil bu metinleri nasıl yazdıklarını da merak ederler. Erhan Genç'in on altı yazarla yaptığı röportajlardan oluşan kitabı bu alanda ilk değilse bile en önemli çalışmalardan biri ve ileride yapılacak biyografik çalışmalar için bulunmaz bir kaynaktır. Beşir Ayvazoğlu |