Düşünce tarihi ve dünya edebiyatları incelendiğinde ilk ürünlerin ortaya çıkışının sözlü kültürle başladığı görülecektir; bunu sosyal hayatın içerisinde yer alan siyasî, askerî, dinî-tasavvufî, felsefî ve edebî sahalarda neşv-ü nema bulan ve sözlü kültür geleneklerinden biri olan Gülbanglar için de söylemek mümkündür. Gülbanglar, ifade edildiği gibi ilk önce sözlü olarak çeşitli amaçlar için söylendikten sonra kaleme alınmışlardır ve Türk düşünce ve edebiyatı tarihi içerisinde önemli bir yer tutmaktadırlar.
Gülbanglar, dönemin tarihî geçiş ve padişahların tahta çıkma dönemlerinde, ziyafetlerde ve merasimlerde okunan manzum ve mensur dualar, öğütler şeklinde değerlendirilebilirler. Bu yönüyle Gülbangların edebî değerlerinin yanında güçlü felsefî değerleri de mevcuttur. Zira Gülbanglar aynı zamanda düşünsel hayatın, ahlakî yapının, değer manzumelerinin dile getirildiği felsefî nitelikte eserlerdir.