Selahattin Gökçe’nin 73 yıllık bir hayatının ana hatlarını içeren Hayatım, Hatıralarım, otobiyografi türünün güzel bir örneği. Türkiye’de çok fazla önem verilmeyen biyografi ve hatıra türü kitaplar, bir dönemi, olayları ve kişileriyle okura verir, okurun o dönemle ilgili bilgi sahibi olmasını sağlar. Türkiye’den Almanya’ya, üniversite eğitimini yarıda bırakarak, çalışmak için giden, burada bir hayat kuran Selahattin Gökçe, okura sadece kendi hayatını anlatmıyor aslında. Yazar, bir dönemin göç gerçeğini, Almanya’ya hangi nedenlerle gitmek durumunda kaldığını, burada hayata tutunmak için neler yaptığını anlatırken aslında kendisi gibi Almanya’ya göçen pek çok gurbetçinin yaşadıklarını da anlatmış oluyor.
Hayatım, Hatıralarım’da yazar, sadece Almanya’ya gidiş serüvenini anlatmıyor, aynı zamanda sosyal ve siyasi olaylar/gerçekler hakkındaki tanıklıklarını da veriyor. Belki de eserin en önemli taraflarından biri de bu. Çünkü okur, kendisine anlatılanları, resmi tarih çerçevesinde biliyor ancak olayları yaşayanlardan, olaylardan etkilenenlerden tanıklıklarına dair hiçbir şey dinlemiyor. Kitap, bu açıdan da çok önemli.
Hayatım, Hatıralarım pek çok farklı açıdan okunabilecek bir eser. Türkiye’de pek çok ailenin kendisinden izler bulabileceği eseri, bireysel ve toplumsal gerçekleri hem Türkiye hem de Almanya cephesinden görmek için okuyabilirsiniz.