Amerikalı psikiyatrist Robert Jay Lifton’un “yaşamın çeşitli unsurlarıyla zaman ve mekân üzerinde sürekli bir sembolik ilişkiye dair içsel bir duyguyu sürdürmek için zorlayıcı evrensel bir dürtü” olarak tanımladığı “sembolik ölümsüzlük” ihtiyacı, derinlerde bir yerde ölümün kaçılmaz olduğunu bilen, ancak kişisel bir süreklilik ve kalıcılık arzusuna da sahip olan insanlarda bir yandan ölümün aşılması duygusunu ortaya çıkaran, diğer yandan ise insanların sonluluklarıyla gerçekten yüzleşmelerine yardımcı olan güçlü bir duygudur.
Ölümsüzlük arayışı, temelde ve halen insanın ölümden sonra başına geleceklere dair sorduğu sorudur. Çünkü insan, bazı bilim adamlarının ve yatırımcıların son dönemlerde artan ve yaygınlaşan iddialarına rağmen, bu dünyada fiziksel olarak sonsuza kadar kalıcı olabileceğine dair ümidini tamamen yitirmiştir. Ama yine de ölüme tam anlamıyla yenilmek ve öldükten sonra bu dünyadan bir iz bırakmadan çekip gitmek istemeyen insanın elinde buna dair ümidini diri tutan etkili enstrümanlar da vardır. Kahramanlık, yaratıcı üretim, sanat, üreme, mülkiyet ve ölümden sonra yaşam inancı bu enstrümanların en bilindik, en tercih edilir ve en evrensel olanlarıdır.
Elinizdeki eser bir ümidin hikâyesidir. Öldükten sonra da hatırlanmak isteyen, yani unutulmaktan kaygı duyan insanın ve o insanın unutulmamak için icat ettiği enstrümanların hikâyesi…