Lord Raiko’nun ordusu “Dört Cesur” adlı bir grupla ünlüydü. Bu savaşçılar kendisi tarafından askerlerinin en cesur ve en güçlüleri arasından seçilmişti. Küçük ve iyi seçilmiş bu grup tüm Japonya’da erkeklerin korkusuz cesaretiyle tanınıyordu. Kintarō da büyüyüp adam olunca efendisi onu Dört Cesur’un Başkanı yaptı.
Onlardan çok daha güçlüydü. Bu olaydan kısa bir süre sonra şehirde uzak olmayan bir yerde bir kanibal canavarın yerleştiği ve insanların korkudan etkilendiği haberi geldi.
Lord Raiko, Kintarō’ya kurtarma emri verdi. Kılıcını deneme fırsatını bulduğundan memnun olarak hemen yola çıktı. Canavarı ininde şaşırtarak, büyük başını kesmek için kısa bir süre harcadı ve bunu zaferle efendisine geri götürdü. Ülkenin en büyük kahramanı oldu. Ona büyük güç, onur ve zenginlik geldi. Kintarō sözünü tuttu ve yaşlı annesi için rahat bir ev inşa etti, annesiyle hayatının sonuna kadar mutlu bir şekilde Başkent’te yaşadılar.
Sizce de bu büyük bir kahramanın hikâyesi değil mi?