Sevgi, sadakatten sonra geriye kalan acı mı?
Vedalar gerekli mi gerçekten? Kalp, gideni hissetmez mi? Ya da sevdiğini söylemeye gerek var mı? İnsan, sevildiğini hissetmez mi? Her şeyin kelimelere dökülmesi şart mı?
Toygar, Parla’dan vazgeçmemişti. Ama unuttuğu bir şey vardı. Bersu’nun şah damarını kestikten sonra, onun ağzından çıkan son cümle:
“Karahan, geri dönecek.”
Aslında ölümünü haber vermişti, Toygar'a...
Ve o gün geldiğinde, telsize bir kayıt düştü:
“Ben, Karahan. Senin canını en güzel yerinden alacağım. Sana yemin olsun, boğazına ip geçirildiğinde son göreceğin şey; katilinin gözleri olacak. Ve o kişi ben değil; şu an gözlerine aşkla baktığın, vazgeçemediğin Parla olacak.”
Ve ardından son sözler:
“Güzel günlerini yaşa gönlünce. Hayatta kal, kalabiliyorsan… Ya da yaşamanın bedelini öde, ödeyebiliyorsan...”Ölüm bir son mu, yoksa bir başlangıç mı?“Ölsem de ölmem, yüreğimde saklı bir canım var. Ölsem de gülüşüm, gözlerinde kalır.”