Kartların her gün yeniden karıldığı, yüzü gözükmeyen gizli ellerin karanlık masalarda her daim hayatımızı dizayn etmeye çalıştığı güzide coğrafyamızda komplo teorilerinin tüketimi temel ihtiyaç maddelerinden. Komplo teorileri sadece gerçekliği açıklamakla kalmayıp şekillendiriyor. Televizyonlardan gazetelere, YouTube’un en popülerinden en dibindeki videolara, devlet raporlarına ve uzmanların uzgörülü gündem analizlerine, yerli ve milli komplo teorisi endüstrimiz 7/24 işliyor. Kahvehanelerden üçüncü nesil kafelere sohbetlerde görünenin arkasındaki tezgahlar ifşa edilir, gerçekte neyin aslında ne olduğu teşhir edilir, koyun postundaki kurtlar ortaya serilir. Ortamların en bilenleri tane tane anlatırlar. Komplolar birbirine eklene eklene yenilerini üretir, birbirlerini besler ve alternatif gerçeklikler oluşur.
Sosyal medya çağıyla komplolar artık daha da organikleşip kolektifleşti. Türkiye son yıllarda kendi ürünü komploların yanısıra sayısız ithal komployu da repertuarına kattı. İç ve dış mihraklara karşı teyakkuz, bölünme korkuları, aşı ve gıda panikleriyle siyasal alandan gündelik hayatımızın mahremine ve bedenlerimize sayısız kumpas, şahsi ve toplumsal varoluşumuza hücum etmektedir sanki.
Bilgilendirici olduğu kadar eğlendirici, ibretlik olduğu kadar neşeli ve trajikomik bu kitap İslami, ulusalcı, milliyetçi, solcu, liberal komplo teorilerine bir gezinti sunarken, ideolojik hatlar arasındaki geçişler ve bütünleşmeleri de ortaya seriyor. Komploların tesadüfiliğe, belirsizliğe yer bırakmayan kesinliğine iman edenler için gerçeklik giderek daha da kaypaklaşıp, somutluğunu yitirir. Komplolar Kitabı kağıttan kaplanların pususuna düşmüş, gulyabanilerin kuşattığı siyaset kültürümüzü haritalıyor.
Gizle