Güneşin her sabah tepelerin ardından ışıl ışıl süzülerek ısıttığı vadide küçük bir kasaba varmış.
Sapa dağların arasında kalmış, eteklerini de denize salmış minicik bir kasabaymış burası.
Arkası dağ, önü deniz olan bu minik kasabada doğanlar ne dağları aşmaya cüret eder ne de ufkun ötesinde ne olduğunu merak edip okyanuslara açılırmış.