Bir körlük sarhoşluğunda bildim ki yazılan her yazı ilk yazılana düşülen bir dipnot kadarmış. Ama harflerin denize karşı aldığı şekiller tutkulu yazma serüvenlerine kurban kılarmış kalemin emanetçisini. Ama bir oturuşta anlatılacak hikâyelerden değilmiş, anlatmaya başlamak için bile yıllar geçmesi gerekmiş. Benimki on yılı buldu. Bir harfin bedeli kaç yıl kölelik bu defterde? Nazan Bekiroğlu’nun unutulmaz eseri “Nun Masallar”ı nun baskısıyla Timaş’ta. Nun Masalları’nın yayınlanışının 10. yılında yazarı tarafından imzalanmış bin kitap özel baskıyla ve bu baskı için yazılmış mukaddime ile okurlara ulaşıyor. Nun baskısı adıyla andığımız bu özel çalışma, sadece bir defaya mahsus olmak üzere gerçekleşecek ve her kitap Nazan Bekiroğlu tarafından özel olarak imzalanacak. Nun baskısının özelliği bununla sınırlı değil. Özel bir ebatta sert kapaklı ve şömizli olarak sarı şamua kâğıda basılan kitap, yazar tarafından seçilmiş gravürleri de içinde barındırıyor.
Bekiroğlu’nun imza için ayrılmış sayfaya atacağı imzada boş bırakılacak olan ithaf kısmı, isteyen okurlar için 8 Aralık 2007 Cumartesi günü Kitap Kahve’de düzenlenecek okuma gününde yazar tarafından tamamlanabilecek.
Nazan Bekiroğlu’nun kaleme aldığı nun baskısına mukaddime’den bir parça “İki nun, iki isim, iki dünya, iki mana arasında kalan varlığıma çıkacak bir yolun başında, bin dokuz yüz doksan yedi’nin mayısında bu metinlere nun masalları adını verdiğimden bu yana on yıl geçmiş.
O zaman ben kırk yaşındaydım. Oysa nun, ebcette elli demek. Ama şimdi nun yılındayım. Benim, ben diye bildikleri şu zaif bedenin nun yaşındayım.
Hal böyle olunca, kal de bu baskının üzerine yeni bir not düşmeyi zorunlu kılıyor. Nun baskısının tekrarı yok, sayısı bin’le sınırlı. Bin’inin şu ilk sahifesi de bence açılmış. İthafı eksik olsa da imzası şu elimle, şu kalemimle atılmış…”