İslâmî ilimler tarihinin Osmanlı evresi teorik ve pratik yönleriyle tasavvufa özgü temel karakteristikleri çok yönlü olarak yansıtan bir tarihsel aralığa denk düşmektedir. Osmanlı sûfîleri bir yandan yazdıkları eserlerle nazarî mirasın kavramsal dağarcığını canlı tutmuşlar diğer yandan kurumsal kimliklerini tekkelerde bulan bir eğitim alanı oluşturarak tasavvufun insan hakkındaki perspektifine fiilen örneklik etmişlerdir. Bugünden bakıldığında gerek kavramsal uzanımları gerekse tarih içerisinde bulduğu uygulama alanlarıyla Osmanlı tasavvuf geleneğinin değerlendirilmesi disiplinlerarası bir çabayı gerektirmektedir. Şüphesiz bu çaba tasavvuf çalışmalarına önemli katkılarda bulunmakla kalmayacak aynı zamanda tasavvufun yaygın bir etkiye sahip olduğu Osmanlı tarihini inceleyen araştırmacıların perspektifine de genişlik kazandıracaktır. Bu kitap anlamlı bir bütün halinde Osmanlı'da tasavvuf ilminin dinî ve toplumsal boyutlarını polemik konularını önemli temsilci ve metinlerini tarih edebiyat ilâhiyat ve felsefe gibi farklı perspektiflerin ortak çabasıyla ele almayı amaçlayan yazılardan oluşmaktadır.