Tasavvuf tarihinde ortaya çıkan ihtilafların büyük kısmı vuslat hâlini anlatmak üzere ortaya çıkmıştır. Vuslat en sıra dışı tecrübedir ve onu herhangi bir şekilde ifade etmek mümkün olmadığı gibi bunun için kullanılacak bütün terimler eksik kalır. Şatahat(genel kabulün dışında şiddetli ifade) diye isimlendirilen cümleler bu hâli anlatmak üzere ortaya çıkmıştır. Vuslat hâli ve rızâ makamı sûfîlerin en önemli meselesi olagelmiştir. Tasavvufu "tasavvuf" kılan şey neticede varacağı bu makamla ilgili sözleri ve düşünceleri olmuştur. Tasavvufu yeryüzündeki mistik geleneklerden -mesela Nirvana'dan- ayıran da vuslat hâliyle ilgili görüşleridir. Tasavvuf en nihayetinde Allah'a ermek anlamıyla ve Allah anlayışı da İslâm kaynaklarında beyan edildiği üzeredir- bütün öteki geleneklerden ayrışır. İbnü'l Arabî'nin düşüncelerinde vuslat ve onunla ilgili bahisler önemli bir yer tutar. Bunun yanı sıra rızâ tevekkül gibi vuslat haline yakın kavramlar veya bu hâlin neticesi olan hususlar İbnü'l-Arabî'nin düşüncelerinde merkezi bir yer tutar. Elinizdeki eser İbnü'l-Arabî'nin başyapıtı Fütûhât-ı Mekkiyye'nin 7. cildinde bulunan 101-106. kısımlar ve 128-161. bölümleri içermektedir. Bu bölümde İbnü'l-Arabî tasavvufi hayatın en netameli bahislerini maharetle ele alır ve bu çetin bahisleri farklı görüşleri de dikkate alarak inceler.