Mimarimizin şaheserlerinden Mimar Sinan eseri Süleymaniye Camii ve Külliyesi'nin 1550 yılında temeli atılmış ve yedi yılda tamamlanarak 1557 yılında da açılmıştır. Kanunî Sultan Süleyman devrinin, bir taraftan Türk tarihinin çok mühim bir safhası, Osmanlı tarihinin de en yüksek devresi bulunduğu, diğer taraftan dünya tarihinin müstesna bir bölümü olduğu söz götürmez bir hakikattir. 467 yıl önce işte bu devirde ortaya çıkan muazzam yapının Vakfiye metni kültür tarihimizin değerli simalarından Kemâl Edîb Kürkçüoğlu tarafından bir mukaddime ve latinize edilmiş metin olarak 1962 yılında neşredilmiştir. Kürkçüoğlu'nun hazırladığı metin, Cami'nin ibadete açıldığı, Evâhir-i Zilhicce 964 [1557] tarihinden 164 gün (tam beş buçuk ay) evvel tanzim edilmiştir. Gerisini Kürkçüoğlu'ndan okuyalım:
"Süleymaniye Camii'nin Hak ve halk hizmetine açılışının 400. yıl dönümünü idrak edişimiz vesilesiyle tıpkı-basımını ve okunuşunu bilgi âleminin tetkikine ve kamunun istifadesine sunmakta olduğumuz bu eser mabediyle, medreseleriyle, dârulhadîsiyle, imârethanesiyle, dârüşşifasıyla, türbeleri vesairesiyle Süleymaniye Câmiası’na, İstanbul'da ve Edirne'de birer zaviyeye, ayrıca Şehzade Mehmed ve Cihangir Camileri’yle bunların tetimmâtına dair zamanında tanzim kılınan vakfiyedir.
Ancak bu vakfiye, şahitlerin mühürlerini, imzalarını muhtevi bulunması lazım gelen ve bugün nerede olduğu henüz bilinmeyen esas nüsha olmayıp doğruluğu ve aslına mutabakatı devrin Rumeli Kazaskeri tarafından tasdik edilmiş bir surettir. Halen Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşiv ve Neşriyat Müdürlüğü Arşivi’nde saklıdır.”