Tam metni ilk kez Türk okuyuculara sunulan Türkistan’a Seyahat; Vámbéry’nin 1863 yılında İstanbul’dan Tahran’a gidip, buradan Hazar Denizi’nin doğu kıyısını takip ederek Hive, Buhara ve Semerkant’a ulaştıktan sonra da Karşi, Meymene, Herat ve Meşhed yoluyla geri döndüğü seyahatini konu alıyor. Dr. Resul Şahşi’nin, çok sayıda açıklayıcı notla zenginleştirerek çevirdiği bu seyahatname, gerek İran gerekse Türkistan’a dair önemli gözlemler içeriyor. İran ve Türkistan’daki Şiî-Sünnî gerginliğinden, Rusya ve İran arasındaki sınır çatışmalarına, Türkistan idarecilerinin ve ahalisinin Osmanlı Devleti hakkındaki düşüncelerinden Rus istilasının Türkistan’daki yansımalarına kadar çok sayıda meseleye temas eden Vámbéry, Türkistan’a dair bugün bile dikkate alınması gereken siyasî ve toplumsal tespitlerde bulunuyor.
Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın kitaba yazdığı sunuşta belirttiği gibi, Vámbéry, siyasî faaliyetleri itibariyle bazılarının yorumladığı gibi profesyonel ve para düşkünü bir ajan ve maceraperest olmasının dışında, yaşadığı dönem itibarıyla önemli roller üstlenmiştir: Sultan II. Abdülhamid tarafından dikkatle dinlenen iyi bir müşavirdi ve aynı zamanda İngiliz istihbarat servisi de bilgisine sık sık müracaat ediyordu. Şüphesiz ki gerçekte kim olduğu Osmanlı Devleti tarafından biliniyordu ama günün politikasıyla uyumlu olması, onun dikkate alınmasını sağlıyordu. Latince ve Grekçe gibi klasik dillerin dışında, Almanca, Fransızca, İngilizce, İbranca, Rusça ve bazı Slav dilleri yanında Türkçe, Farsça ve Arapça bilen Vámbéry, gerek seyahatnamesi gerekse akademik çalışmaları ve Doğu ülkelerine dair gözlemleriyle Türk tarihi ve tarihçiliği açısından önemini hâlâ koruyor.