İstanbul'da 1893 yılında ortaya çıkan kolera salgını vesileysiyle kurulan Bakteriyolojihâne-i Şâhâne, üzerinde çok durulmayan ve hakkında müstakil ve kapsamlı bir araştırma yapılmayan seçkin Osmanlı kurumlarından birisidir. Öyle ki, veteriner hekimlik ve tıp öğrencileri bu kurumda modern mikrobiyolojiyi gerek nazarî (teorik) ve gerekse amelî (uygulamalı) dersler sayesinde takip edebilmişlerdir.
Bakteriyolojihâne aynı zamanda, muhtelif hastanelerden, kışlalardan, içme sularından alınan hastalık şüphesi taşıyan numunelerin en ileri bilgi ve alet edevat ile tahlillerinin yapıldığı, kalitesi ve yetkinliği herkesçe kabul edilen bir üst laboratuvardır. Bu hizmetlerin kuruluşundan itibaren kesintisiz olarak sürdürüldüğü anlaşılmaktadır. Yetkinliğinden de bir şey kaybetmemiştir. Hatta, yurt dışında da aynı imaja sahiptir. Mikrobiyoloji alanında son gelişmeler ışığında kendi bilgi ve tecrübesini artırmak isteyen gerek Osmanlı hekimleri ve gerekse o sırada İstanbul'da bulunan ecnebi hekimler, bu kurumdan istifade edebilmek fırsatını aramışlardır.
Bakteriolojihâne, bütün bunlara ilave olarak, bir araştırma kurumudur. Paris'te keşfedilip sınırlı olarak üretimine başlanan serum ve aşılar, çok kısa bir süre içerisinde derhal İstanbul'da da üretilmeye başlanmıştır. En önemlisi, bazı hastalıklara dair ilk aşı ve serum üretimi ile bunun tatbiki ilk kez İstanbul'da gerçekleşmiştir.
Bu araştırmada, Bakteriyolojihâne-i Şâhâne'nin tüm yönleriyle, daha önce bir yerde yayınlanmamış ve kullanılmamış Osmanlı arşiv belgeleri gibi kuşku götürmez bilgi kaynakları ile ele alınarak, saklı hikayesinin ortaya çıkarılmasına çalışılmıştır.