Bir Acı Hikâye benim için 'efsane kitap'tır.
(...) Bu eseri 1970'lerin sonunda okumuştum. Derin acısını yıllarca unutamadım. 1942'de yayımlanmış Bir Acı Hikâye'ye bunca duyarsız kalınışa elbette şaşırdım. Başka bir ülkede kaleme getirilmiş olsaydı bu eserle yer yerinden oynardı.
"Tiran'da intihar eden oğlu Vedat'a ilişkin anılar" diyor Necatigil. Bu kısa ama özlü ibare Bir Acı Hikâye'nin yazılış sebebini açıklıyor.
(...) Halid Ziya bazan rüyalardan medet umuyordu: Kasırgalı bir akşamda Halil Vedad çekip gidiyor. Nereye? Cana kıyışa kendi canına kıyışa...
(...) Yayımlanışından bu yana yetmiş yıl geçmiş; Bir Acı Hikâye eşsizliğini koruyor.
Daha önce 'roman' için ölümler yazmış Halid Ziya bu kez gerçek hayattaki yıkımı kaleme getiriyor. Getiriyor diyorum çünkü her okuyan Bir Acı Hikâye'deki matemi şimdide bugünde hissedecek. Yarın yine acı duyulacak bu eserden. Evet yarın yine...
Selim İleri