1980 yılı Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal ve siyasi yapısında önemli kırılmaların yaşandığı dönemeç niteliği taşımaktadır. Hem bireysel hem de toplumsal düzlemde dinamik dizgeler içeren bu süreç, yazınsal evreni biçimsel ve biçemsel bakımdan şekillendirir. Psikolojik ve sosyolojik bakış açısının öncelendiği dönem eserlerinde insanın ‘bireysel/ küçük tarihini’nin belirleyicisi, siyasi tarihin yansımalarından oluşur. Çoğul bakış açısının, çok sesliliğin, çok katmanlılığın belirginleştiği yapıtlarda tek zincirli olay örgüsünden helezonik entrik kurguya; fiziksel betimlemelerden algısal mekân algısına; konumu belirsizleştiren anlatıcıya ve bakış açısına; sıradizimsel olmayan insanın içsel yaşantısına, bilince özgü olan heterojen zaman unsuruna; kendisiyle ve toplumla yüzleşerek varlığını sorgularken simgeleşen karakterlere; geleneksel anlatıdan üst kurmaca, metinlerarasılık ve ironi başta olmak üzere dil ve üslup özelliklerinden sapmalara doğru değişimlerin dikkat çektiği görülür. Bu çalışma kapsamında seçilerek tahlil edilen Fındık Sekiz, Kabuk Adam, Dersaadet’te Sabah Ezanları, Füreya, Yukarışehir, İçimden Kuşlar Göçüyor, Herkes Herkesle Dostmuş Gibi, Bay Lear, Hilâl Görününce, Yaseminler Tüter Mi, Hâlâ, Kara Kitap, Parbat Dağı’nın Esrarı, Gölgesizler, Sevgili Arsız Ölüm, Kitab-ül Hiyel, Ayışığı Sofrası, Cumhuriyet Türküsü, Kinyas ve Kayra, Ben Zaman Tanrısı, İki Yeşil Susamuru, Anneleri, Babaları, Sevgilileri Ve Diğerleri, Kılavuz, Şehrin Aynaları, Yûsuf ile Züleyha başlıklı 1980-2000 yılları arasındaki romanlarda hem modernizmin izleri devam eder, hem de postmodernizm görünüm kazanır. 1980 ve 2000 yılları arasında yazılan romanlarda Türkiye’nin yakın tarihi ve bu tarihe şahit olan sıradan bireylerin değişimi, gelişimi, bunalımı, direnişi, değerlerine bağlılığı/değerlerinden kopuşu gerçekten kurguya taşınır. Kurgunun gelenekle modernizm çatışmasından postmoderne evrilmeye başladığı bu dönemde siyasi ve sosyolojik arka plan dâhilinde toplumun sıkışmışlığı, tükenişi, eşikteki konumu dramatik aksiyonun çerçevesini oluşturur. Dönem yazarları, yeni yüzyılın bireylerinin yaşantıları, varoluşsal kaygıları, geçmişi algılayışları, geleceği kurmaları, dünyalarını anlamlandırmaları çerçevesinde çok boyutlu perspektif ve öncü seziyle kurmaca evrenlerini yaratarak yazınsal yolculuklarına devam ederler. |