Hakikî bir Bektaşî dervişi olan, kâmil bir vahdete ulaşmış bulunan Harâbî’de mensubu olduğu yolun iklimi hâkim olmakla birlikte, varlığın birliğine ilişkin yüksek bir duyarlılık sahibi olduğu görülür. Varlık, hayat ve ölüm, benliğin düzeyleri, evrenin oluşumu, nebiler ve ârifler tarihi, Hakk’ın yetkin anlamla insandan ve âlemden tecellisi ve diğer konulardaki düşünceleri bakımından selefi olan âriflerden bir farkı bulunmayan Harâbî, bazı hakikat sırlarını şiirlerinde dile getirir. Dilin düşünceyi örttüğü gerçeği de dikkate alınacak olursa bu paradoksu aşacak biçimde sırları ifşa edebilmesi, onun söz dolayısıyla anlamdaki maharetini açıkça yansıtmaktadır.
Sığ sularda yüzmeyen, vahdet sırlarını cüretkâr biçimde dile getiren, “ver cânı bul cânânı” sırrına ermiş, benliğini Hakk’a tasadduk etmiş bir er olarak Harâbî tekrar tekrar okunmayı, konuşulmayı, yorumlanmayı en fazla hak eden şairlerimizden.