Holizm (bütünsellik) ve holistik (bütünsel) kavramları, günümüzde farklı ilmi disiplin ve bilimsel alanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Sürekli artan popülaritesi yanında etkinlik ve kapsamı da genişleyen ve holistik bir dünya görüşü yahut bakış açısını simgeleyen bu kavramlar; başta eğitim, felsefe, psikoloji ve tıp olmak üzere; sanattan müziğe, hukuktan işletme ve ekonomiye, tıp ve eczacılıktan mimarlık ve mühendisliğe veya dil ve ekoloji çalışmalarından hemşirelik ve beslenmeye, kısaca profesyonel birçok alanda büyük bir rağbet ve kabul görmektedir. Genelde eğitim özelde din eğitiminde temel amaç; kolektif bir şuuru haiz; inanç, düşünce, ahlak, değer ve kimliğe dair her türden içerik ve ayrıntıyla şekillenen, toplumsal ve kültürel zenginliğin devamını sağlamaya namzet ehil ve seçkin bir nesil inşa etmek olarak özetlenmektedir. Bundan dolayı, eğitim sorunlarının küresel bir boyut kazandığı günümüzde toplum ve uluslar, konuya ilişkin ortak çözümler bulmak ve uygulamak amacıyla daha etkin ve kapsamlı bir model yahut yaklaşım arayışına koyulmuştur. Neticede küresel sorunları göğüsleyebilecek kabiliyette bir insan modeli geliştirmede en önemli görevin eğitime düştüğü fark edilmiş ve modern eğitim anlayışının öngördüğü şekliyle ekonomik verimliliği esas alan tekdüze bireyler yetiştirmek yerine; sevgi, saygı, şefkat, merhamet, öz farkındalık ve sosyal adalet duygusu gibi evrensel ilke ve değerleri benimseyen; doğa, yeryüzü ve evrene karşı sorumluluk bilinci yüksek, erdem ve fazilet sahibi bir insan yetiştirmek en temel prensip olarak kabul edilmiştir. Holistik yaklaşım, eğitim sürecindeki insanı sadece bilişsel veya duyuşsal yahut fiziksel veya zihinsel olarak tek taraflı değil, ‘her yönüyle insan’ prensibine göre çok yönlü eğitip, geliştirip yetiştirmeyi amaçladığından holistik yaklaşıma ait görüş ve düşüncelerin eğitim alanındaki tezahürünün tespit ve analizi, son derece önemlidir. Holistik eğitim, insanı her yönüyle olgunlaştırıp onu mümkün olan en iyi ve en güzele ulaştırmayı hedeflemektedir. Kendini gerçekleştirme yolunda yaşamsal amaç ve kimlik arayışındaki insanın bu isteğine kavuşması için tüm temel değerleri elde etmesi gerekmektedir. Bu da insanın, yaşamını sürdürdüğü toplum ve doğal dünyada çeşitli anlamsal irtibatlar kurabilme imkan ve yeteneğine bağlıdır. Bundan dolayıdır ki holistik yaklaşım, bir eğitim dönemi içerisinde öğrencinin tüm yönleriyle bilinmesi ve tanınması, şayet varsa ihmal edilmiş diğer yönlerinin de dikkate alınmasını istemektedir. Bu çerçevede holistik yaklaşım, özellikle İslam din eğitim ve öğretimi için adeta adanmış bir yapı ve görüntüye sahiptir. Din eğitim ve öğretiminin amaç, metot ve muhteva gibi açılardan yeniden ele alınması gerektiğini düşünen başta eğitimciler olmak üzere ilgili herkes, daha ilk bakışta holistik eğitim modelinin özünü oluşturan esas, ilke ve kuralların İslam’daki temel esas, ilke ve değer yapısıyla birebir örtüştüğünü kabul etmektedir. Çünkü İslam dininin yegane ve biricik amacı olan ‘Allah’ın varlığı ve birliği’ meselesinin tüm derinliğiyle en temel öğretim konusu olarak işlendiği holistik yaklaşımın İslam din eğitim ve öğretim alanına tahmin edilenden daha çok yanaşması kaçınılmaz olmuştur. Dahası, holistik yaklaşım ve İslam’ın esasını teşkil eden konular, hedef ve yöntem bağlamında ele alınırken söz konusu bu benzerlik, eşleşme, örtüşme ya da uygunluk, deyim yerindeyse olağanüstü seviyelere çıkmıştır. Dolayısıyla bilimsel, felsefi ve teolojik altyapısı sağlam holistik bir yaklaşımın ülkemizde din eğitim ve öğretim alanında yaşanan her türden eksiklik ve yetersizliği telafi etmede yetkin; geleceğe dair somut ve vizyoner perspektifi olan güçlü, kapsamlı ve yeni bir eğitim modeli geliştirebileceği rahatlıkla söylenebilir. Türkiye’de din eğitim ve öğretim alanındaki sorunların çözümü ve öngörülen hedef ve beklentilerin gerçekleşmesi amacıyla holistik yaklaşım içeren bir eğitim modeli uygulamanın imkan ve zaruretini sorgulayan bu kitap, ‘bu yönüyle alana özgü kapsamlı ilk çalışma’ olmaktadır.
|